System of a Down L.A.'li bi grup olup, grup üyeleri Ermeni'dir. Bunu özellikle yazdım. Bu adamların anti-Türk politikası yaptığı söyleniyor. Sağdan soldan edindiğim bilgilere göre kendi resmi web sitelerinde de bu anti tavırlarını sürdürdükleri ve liriklerinde de bunu devam ettirdikleri açıklanıyor ancak net bir bilgiye sahip değilim.
Daha önce hiç dinlemediyseniz "Chop Suey" i download ederek başlayabilirsiniz. Zira bu şarkı barlarda çok sık duyduğumuz bir şarkı. 2. albümleri Toxicity'de yer alıyor. Zaten SOAD esas yükselişini tamamen Toxicity ile yapmıştır. 14 tane gürültü bombasından oluşan Toxicity'de nerdeyse tüm şarkılar favorim. Ama en sevdiğim bir parçası var o da Needles'tir.
Benim bu adamları dinleme sebebim ise onların da tıpkı SLipknot gibi, Soul Fly gibi gaza getiriyorlar da ondan. Melodiler harika. Davul atakları, vokalin ani başlayışları ve ani kesilip durması çok hoşuma gidiyor.
Tankian, Malakian ve Odadjian, ilk olarak 1993’de kurulan Soil isimli grupta çaldılar. Daha sonra, bu isimden sıkılmış olacaklar ki Malakian’ın bir şiirinin ismi olan System of a down’ı (SOAD) grup ismi olarak seçtiler. Gruba geçici olarak gelen Dolmayan ile Güney California’da büyük bir patlama yaptılar. Ve en sonunda 1997 Eylül’ünde prodüktör Rick Rubin, ilk iş olarak onları Sony-American Recording’e bağladı. 1998 Haziran’ında, kayıtları Sound City stüdyolarında yapılan ilk albümleri, Rick Rubin ve Dave Sardy’nın prodüktörlüğünde çıktı. Grubun ismini taşıyan bu albümde alternatif metal melodileri ile Doğu Avrupa ve Ermeni ezgilerini kullanarak farklı olduklarını kanıtladılar. Tabii ki, sözlerin politik ağırlıklı olması, Ermeni lobisinin ekmeğine yağ sürdü. Hala daha olmayan Ermeni soykırımını desteklemeleri, bunun için yapılan şovlara, konserlere katılmaları, imza toplamaları ve aşırı Türk düşmanlıkları beni çok rahatsız ediyor. Hatta sırf bu düşmanlıkları yüzünden Slayer konserine katılmadılar. (İstanbul Slayer konserinde ön gruptu.) Sonuçta müzik grubunun sırf ideolojik saplantıları yüzünden konsere çıkmaması çok üzücü ve yanlış. Neyse bu kadar politika yeter!
SOAD albümünde ve “Scream 3” soundtrackinde de yer alan “Spiders” parçaları ile büyük bir patlama yapan grubun bu albümü 850.000 sattı. Tabii ki bu başarıları sayesinde 1998’de Slayer’la birlikte Ozzfest’e katılmayı başardılar! Ve 2000 yılının Ekim’ine kadar aralıksız konserler verdiler. Artık sıkılmış olacaklar ki SOAD ve prodüktör Rick Rubin, 12 Şubat 2001’de Los Angeles’da bu yılın merakla beklenen albümünün kayıtlarına başladılar. Kayıtlardan önceki son 5-6 ayını prova stüdyosunda, dünya ile tüm irtibatlarını kesmiş bir şekilde geçiren grup, sadece Kasım’daki Ermeni soykırımını tüm dünyaya anlatmak için düzenlenen şova katılmak için ara verdiler! Bu zaman zarfında her gece 5-6 saat çalışarak yeni parçalar ve provalar yapan grup, 25 yeni parça hazırladı.
Gitarist Malakian kayıtları şöyle anlatıyor; “Açıkçası tekrar stüdyoya girmek bizi endişelendirmişti. Fakat kimse bizden bir önceki kaydı beklemesin!Yeni parçalar daha melodik fakat daha güçlü ve şiddetli bir şekilde! Benim ve Serj’in vokal harmonileri Pink Floyd, Radiohead çizgisinde ama beni yanlış anlamayın! Bu albüm SOAD’ın her şeyini içerecek!” Ve sonunda yeni albümleri Toxicity çıktı. Gerçekten de daha melodik, daha kaliteli ve özenli bir kayıt ve her zamanki Serj vokalleri ile süslü bir albüm olmuş! Zaten çıktıkları ilk hafta 50.000 satma başarısını gösterdiler ve Amerikan müzik listelerinde ilk sıraya oturdular.